İZODER Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Emrullah Eruslu, 6 Şubat deprem felaketinin yıl dönümü dolayısıyla bir açıklama yaptı. Eruslu, açıklamasında şöyle konuştu: “Depremler, yangınlar, seller ve yitip giden hayatlar. Bu konudan muzdarip vatandaşımız kalmayıncaya kadar ülkemizin bir numaralı gündemi güvenli yapılaşma olmalı. Deprem kuşağında yer alan ülkemizde kaybedecek bir dakikamız yok. Beklenen Büyük Marmara ve İstanbul depremi, yaklaşan tehlikenin boyutlarını daha iyi anlamamızı sağlıyor. Yeni inşa edilen tüm binalar deprem gerçeği göz önünde bulundurularak tasarlanmalı. Zemine uygun, kaliteli malzeme ve doğru işçilik ile inşa edilecek binalarda mevzuatlardaki tüm kurallar eksiksiz uygulanmalı ve sıkı şekilde denetlenmeli. Binalarda yaşanan en temel sorunlara baktığımızda; ısınamamadan evlerdeki rutubete, yangın güvenliğinden gürültüye kadar pek çok sorununun aslında yalıtımsızlıktan kaynaklandığını görüyoruz. Su ve ısı yalıtımının binaların düşmanı olan korozyona karşı kalkan görevi görerek binaları koruduğunu unutmamalıyız. Ancak yalıtımla korozyona karşı güçlendirilmiş binalar depremin yıkıcı etkisi karşısında sağlam bir şekilde ayakta kalabilir.”

İnşaat Sektöründe Çevre Dostu İnovasyon İnşaat Sektöründe Çevre Dostu İnovasyon

194 bin bina risk altında
7,5 büyüklüğündeki senaryo depreminde İstanbul’daki binaların ortalama yüzde 17’sinin (yaklaşık 194 bin bina) orta ve üstü seviyede hasar göreceğinin tahmin edildiğini dile getiren Eruslu, “İstanbul Büyükşehir Belediyesi ile Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Deprem Mühendisliği Ana Bilim Dalı tarafından hazırlanan ‘İstanbul İli Olası Deprem Kayıp Tahminlerinin Güncellenmesi Projesi’ raporunda yer alan sonuçlar, durumun ciddiyetini ortaya koyuyor: 7,5 büyüklüğündeki senaryo depreminde İstanbul’daki binaların ortalama yüzde 26’sının hafif, yüzde 13’ünün orta, yüzde 3’ünün ağır ve yüzde 1’inin çok ağır hasar görmesi bekleniyor. Buna göre ağır ve çok ağır hasarlı binaların yıkılıp tekrar yapılması gerektiği ortaya çıkıyor. Öte yandan orta hasarlı binaların da onarım yerine yıkılıp yeniden inşa edilmelerinin çoğunlukla daha uygun olduğuna işaret ediliyor. Durum böyleyken bir an önce Türkiye genelinde mevcut bina stokunun incelenmesi, güvenli hale getirilebilecek binaların ve güvenli olmayan binaların tespit edilmesine ihtiyaç var. Yeterli dayanıma sahip olan güvenli binaların güçlendirilmesi, güvenli olmayan binaların ise kentsel dönüşüme tabi tutulması ve yeniden inşa edilmesi hayati önem taşıyor.” diye konuştu.